Çanakkale’nin yukarısındaki yamaçta, , Gelibolu yarımadasından Eceabat’a doğru volalan, Çanakkale feribotundan görünen büyük, kırmızı ve üzerinde şu sözler yazılı olan bir anıt vardır:
18 Mart 1915
Bu sıradan gün, 1915’te Britanya ve Fransız birleşik donanması savaş gemilerinin Çanakkale Boğazı’nda ilerleyip, Asya ve Avrupa kıyılarındaki Türk kalelerini ve topçu mevzilerini bombardıman ettikleri günü hatırlatır. Çanakkale başlı başına bu bombardımandan çok zarar gördü. O sırada Çanakkale’de bulunan Amerikalı gazeteci George Schreiner bombardımanı ‘dehşet verici’ olarak tanımlamış. Yer sarsıldı, binalar yıkıldı ve şehrin eski Yunan mahallesi ‘gürleyen cehennem ateşi’ gibiydi. Müttefik savaş gemileri, üç zırhlının kaybı ve dördüncünün de ağır hasar görmesi sonucu geri çekildi. Yıllarboyu birçok kişi, Türklerin bu büyük hücum sonucu az sayıda top mermisi kaldığını ileri sürmüştür, buna rağmen tarihçi Tim Travers şunları söyler:
…bundan beri bazı tarihçiler de Robeck [Müttefik donanmasının komutanı olan Britanyalı amiral] tarafından Boğaz’ı zorlamak için hemen yapılacak ikinci atakta Müttefik donanmasının kalelerdeki top mermileri bitmiş olduğundan başarılı olabileceğini ileri sürmüşlerdir. Görünüşe göre ... bu ... Türklerin cephanelerinin azaldığı bilgisi doğru değildi ve Türk kalelerinin ve topçularının bolca cephanesi olduğu bellidir
Bu fikirlerden hangisi doğru olursa olsun, Türkler 18 Mart 1915’i, Müttefik savaş gemilerinin, Çanakkale Boğazı’ndaki kalelerin topçularının cesareti ve sebatı ile geri püskürtüldüğü muhteşem bir milli zafer olarak hatırlarlar.
Biraz daha ileride, Boğaz’ın karşısında olan ve feribottan rahatça görülen ve Boğaz’ı savunan bir başka eski kale vardır – Kilitbahir. Kalenin yukarısında sağ taraftaki yamacın üzerinde, 1915 yılının Türk askerinin tepenin üzerine çizilmiş büyük ve beyaz temsili resmi vardır. Bu asker, bir eliyle tüfeğini tutarken, diğeriyle aşağıdaki Türkçe yazıyı gösterir:
Dur yolcu!
Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Aşağıda tamamını verdiğimiz bu şiir Türk şairi Necmettin Halil Onan tarafından yazılmıştır. Bu ne anlama gelir? Türklerin, 1915 yılının Müttefik ordu ve donanması karşısındaki zaferi yeni bir “devir” mi açmıştır? Eski sömürgeci Britanya ve Fransız İmparatorluklarını ima eden “devir” burada sıradan Türk askerlerinin elleriyle mi sona erdirilmiştir? Necmettin’in şiirinin tamamını okumadan böyle bir yorum yapmak uygun gibi gözüküyor. Fakat şiirin tamamına bakıldığında gayet değişik bir anlam ortaya çıkıyor:
Dur yolcu!
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek, Anadolu’nda
İstiklal uğruna, namus yolunda,
Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele
Son vatan parçası geçerken ele
Mehmet’in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.
Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir
Şimdi yamaçtaki sözler daha iyi anlaşılıyor. Necmettin, bize durmamızı ve Gelibolu yarımadası olan bu toprak ‘tepe’ hakkında düşünmemizi emrediyor. 1915 yılında, Türk milli hayatının bütün bir “çağın” veya döneminin kalbi burada attı. 1915’te Türk askeri (Mehmetçik) burada Türkiye’nin bağımsızlığı için hayatını ortaya koydu ve özgürlüğün bedelini kanıyla ödedi. Necmettin’in, 1915 yılındaki işgalcilere karşı Türkiye’yi savunanları öven bir vatansever ilahisi olan bu şiir büyük ihtimalle Türkiye’de, Rupert Brooks’un “The Soldier”ının geçmiş Britanya İmparatorluğu ve Sömürgeleri çocuklarınca olduğu kadar iyi bilinir. Türkler için bu yamaçtaki anıtta yer alan bu şiirin sadece ilk iki mısrasını okumak, şiirin tamamınındaki duygularının hissedilmesine yeterlidir. ‘Dur yolcu!’ Türkiye’nin Çanakkale Boğazı’ndaki zafer için ödediği bedeli hatırla– 87000 ölü, 164000’in üzerinde yaralı.